Selâm ile…
Global hâkimiyeti elinde bulunduran sermaye ile onlara taşeronluk yapan siyasî güçlerin, mekanik insan ve dijital dünya tasavvuru uzun bir zamandır tartışılan bir meseleydi. İlahîliğin beşerîye indirgendiği insan merkezli modern ve post-modernizmin dünyanın çivisini çıkardığı yetmezmiş gibi bugün de mekanik insan ve dijital dünya tasavvuruna karşı mücadele etmek Müslümanlar için zarurettir. Zira en koyu hürriyet savunucularıymış gibi görünenlerin tüm insanlığı kontrol ve gözlem altında tutma, sevk ve idare etme arzusunun arkasında yatan ilahlık iddiasıdır. Dolayısıyla bu iddiada bulunanlar şeytanî aklın hizmetkârları olarak nitelendirmekte de bir beis yoktur ve bunlar, Allah’ın, Resûlü’nün, şeriatının ve Müslümanların azılı düşmanlarıdır.
Koronavirüs salgınının ortaya çıkması ve hemen hemen aynı dönemde 5G’nin kullanıma başlamasıyla beraber dijitalleşme ivme yakalarken pandeminin bir “plandemi”ye dönüştürüldüğü fikri artık birçok kişi tarafından dillendiriliyor. Pompalanan korku ile histeri nöbetleri geçirmeye zorlanan ve evlerine hapsedilen insanlar, kendilerine sunulan sahte özgürlük alanının içinde, hayatlarının her ânını dijital diktatörlüğün denetimine bırakmaya itiliyor. Pandemiyi kontrol altına almak adına Çin’de uygulanan insanları her an gözlem altında tutmaya dayalı sistem tüm dünyaya dayatılıyor. İnsan her geçen gün hayatının kontrolünü ve iradesini daha fazla kaybediyor. George Orwell’in 1984 romanında tasvir ettiği ve bugüne kadar ütopya olarak görülen dünya âdeta gerçek oluyor.
Elbette biz mekr-i ilahîye inananlar olarak, Allah’a meydan okuyanların tuzaklarının terse döneceği şuuruyla, ümitsizliğe kapılmadan, Allah’ın nizamını hâkim kılacak Başyücelik sisteminin vücut bulması için elimizden gelenden daha fazla çaba ve gayret göstermek zorundayız.
Kapağımızda bu meseleyi işledik ve “Sanayi Uygarlığından Dijital Faşizme….” manşetini attık. Kapak mevzuumuzu “Gerçek İktidar ‘Mutlak Fikir’in İktidarıdır” başlıklı yazısında Mevlüt Koç işledi. Kapak mevzumuz ile alakası bakımından Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun Necip Fazıl’la Başbaşa eserindeki “İdeoloji ve Teknoloji” bahsinden bazı seçmeler hazırladık.
Güney Kore asıllı Alman filozof Byung-Chul Han’ın koronavirüs salgınının başladığı günlerde kaleme aldığı “Dijital Feodalizm” başlıklı makaleyi hâlâ geçerliliğini muhafaza etmesi ve kapak mevzumuzla alakası sebebiyle sizler için tercüme ettik.
M. Taha İnci, “Sanal Dünyanın Çarklarında Yitip Giden İnsan” başlıklı yazısında insanı ve toplumu sanal prangalara mahkûm eden dijital teknolojiyi tenkid ediyor.
Dr. Vehbi Kara, “CHP İlkeleri ve Altı Okun Aslı Nedir?” başlıklı yazısıyla dergimizde.
Kapak mevzuumuzla alâkalı Murat Akan ile bir mülâkat yaptık. Akan, küresel güçlerin dijitalizm üzerinden nasıl bir dünya tasavvur ettiklerini anlatıyor…
Zeynel Abidin Danalıoğlu’nun bu ayki hikâyesinde sevilen karakter Miftah’ın, Kierkegaard okuyan bir çöpçüyle tanışmasına ve hâdiselerin gelişmesine tanıklık ediyoruz.
Oğuz Can Şahin, “İbda Mimarı’nın ‘Elif’ Eseri Vesilesiyle: Picasso ve Van Gogh”dan bahsediyor.
Bülent Civan, “Değişmeyen Gündem” başlıklı yazısıyla dergimizde.
Muzaffer Ayvalıoğlu, Viktor Hugo’nun “Bir İdam Mahkûmunun Son Günü” eserini inceliyor.
Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.
Kurban Bayramı’nızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederiz.
Allah’a emanet olunuz.