Mayıs ayı Büyük Doğu-İbda için en ehemmiyetli aylardan birisi. Üstad Necip Fazıl ve İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’nun doğup bu dünyadan göç ettiği ay… Bu vesileyle bazı hislerimi paylaşmak istiyorum.
Salih Mirzabeyoğlu, hayatı öğrenebilmek için ihtiyaç duyduğum dünya görüşümü keşfettiren bir fikir adamı… Birçok özel ve güzel nitelikleriyle birlikte orijinal ve kararlı duruşu derinden etkilemişti beni. Uzmanlar özellikle 90’lı yıllardan bu tarafa olan kuşağın orijinalliğe önem verdiğini söyler. Bu tespit benim için geçerliydi kesinlikle. Ve iyi ki de öyle… Üstad Necip Fazıl’ın kitaplarına aşinaydım. Fakat Mirzabeyoğlu’nu tanıdıktan sonra Üstad’ın eserlerindeki güzelliği fark edebildim. Mütefekkirin eserleri bana her şeyden önce bir bütün olmanın güzelliğini gösterdi. Hislerimde, isteklerimde, davranışlarımda… Karşıma çıkan problemleri bütün olarak değerlendirmenin önemini de öğrendim. Bunlarla birlikte Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in “Nefsini bilen Rabbini bilir.” hadisini çokça hatırlamak için gayret etmeme vesile olan da Salih Mirzabeyoğlu idi. Bu sayede Mukaddes Kitabımızı anlamaya daha çok önem veriyor, kendimi yeniden yeniden ve yeniden keşfetmeye çalışıyorum. Elbette ki bu hiç kolay bir şey değil. Yorulduğum, yıprandığım vakit yine Mütefekkir sayesinde öğrendiğim “hayatta her şeyin bir bedeli olduğu” gerçeğini hatırlıyor ve devam ediyorum. Bu yolculukta neyi öğrendiysem bedelini de ödedim sanırım. Fakat bu kısa süreli sancı geçince hakikatin getirdiği hayırlar tarif edilemeyecek kadar büyük ve güzel oluyor. Aynı zamanda kalıcı ve sürdürülebilir… Bunların Mütefekkirin bizlere hediye ettiği dünya görüşü sayesinde olduğunu bilmek şükretmek, minnet etmek ve teşekkür etmenin önemini gösteriyor. Ve bir kez daha kazanca dönüştürüyor bizim için. Bir de kendisi üzerinden keşif yolculuğuna çıkan bir insan diğer insanları da isabetli keşfediyor. Tanıyabiliyor. Böylece sınırlarını biliyor. Ve gerektiğinde uzak duruyor. Yine aynı biçimde bu da bizim için bir kazanç oluyor.
Cezaevinde üç metrekarelik alanda telegram işkencesine rağmen o muhteşem eserlerini yazdığını her düşündüğümde, insanın ruh dünyasına ve iman gücüne hiçbir engelin müdahale edemeyeceğini hatırlıyorum. Ve bu da fiziksel engelli biri için büyük bir kazanç. “Şuur seviyesi değiştiği zaman gerçeklik seviyesi değişir.” sözüyle olumsuz durumlarda bile olumluyu görebilmenin bizim elimizde olduğunu öğrendim. Böyle bakınca hiçbir olumsuz durum da insanı çaresiz hissettirmiyor. İşte bir kazanç daha…
Mütefekkiri anımsadığım vakitlerde çoğu zaman, beynimde uyanan ilk duygunun “saygı” olduğunu söyleyebilirim. Sevginin ancak saygı ve had kılıfı içinde korunduğunu biliyorum çünkü. O sebeple böyle istiyor ve hissediyorum. Mirzabeyoğlu’nun bizlere hediye ettiği, keşfettirdiği kazançlar dolayısıyla kendisine minnettarım. Ve Yüce Yaradana şükrediyorum bu vesile için… Bizlerden dünya hayatında hakikate yaklaşmak yolunda ilerlememizi istediğini biliyorum. Ve bu yolda beni tebessümle izlediğine de inanıyorum. İşte bu Mütefekkir vesilesiyle eriştiğimiz en büyük kazanç…
Aylık Dergisi 200. Sayı Mayıs 2021