İsmet Keten: Tuğra, Asıl Gelişimini Osmanlı Döneminde Göstermiştir!

İsmet Keten Kimdir?

İlk öğrenimini Alaşehir’de yaptı, ilköğretim okulunu ise 1971’de Çanakkale Gökçeada İlköğretim okulunu bitirdi. Aynı yıl Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümü sınavını kazandı ve Grafik Şubesi’nden 1974’de mezun oldu. Resim öğretmenliği ve grafikerlik yaptı. Kitap kapağı, logo ve aşif tasarımları yaptı. Devlet ve Çaylak dergilerini çıkardı. Karikatür ve fotoğraf yarışmalarında derece yaptı.

1977 yılında Ankara TV’de resim seçici olarak çalışmaya başladı. TRT adına stüdyo Hamburg’ta çizgi film ve animasyon kurslarına katıldı. Ağustos Böceği İle Karınca ve Tombişin Öyküsü adlı filmleri ile Kültür Bakanlığı teşvik ödüllerini kazandı.

1986’dan sonra tuğra çalışmalarına başladı. Pek çok devlet başkanına tuğra çekti ve yurtdışında 38 ülkede Osmanlı Padişah Tuğraları sergileri açtı. Hâlen tuğra çalışmalarına devam etmekte ve fotoğrafçılık yapmaktadır.

Osmanlı Padişah Tuğraları, Osmanlı Vakfiye Tuğraları, Selçuklu ve Beylikler Dönemi Vakfite Tuğraları isimli kitapları hazırladı…

 

***

 

Tuğra ilk nerede kullanılmaya başlanmış. İsmi nereden geliyor?

Tuğra Orta Asya’da kurulan ilk Türk beyliklerinden beri kullanılmaya başlanmış, Selçuklular ve sonraki beylikler döneminde de devam etmiştir. Osmanlı’da ise şaheser örnekleri meydana getirilmiştir. Bu arada diğer ülkelerde de tuğraya benzer arma yahut semboller kullanılmıştır. Kölemenlerde, Tolunoğulları’nda, Rus beyliklerinde, Altunorda’da da tuğlayı andıran biçimlerde semboller kullanıldığını görmekteyiz. Kaşgarlı Mahmut, Divanı Lugati Türk eserinde Tuğra maddesinde, Oğuz boyu beylerinin kullandığı bir eğri çizgiye “tugrag” demektedir. Türkçe bir kelime… Yâni, Türk beylikleri “Tugrag”ın kullanılmasında bir sakınca görmemiş ve ardından “tuğra” olarak bunu kullanmaya devam etmiş.

Daha da açmak gerekirse… Tuğra, Osmanlı padişahlarının nişan ve yazılı alametleri, imzasıdır. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan, saltanatın kaldırılmasına kadar önemini kaybetmeyen çok değişik yerlerde kullanılmıştır. Padişah, tahta çıktığında çoğu defa aynı gün, kendisine gösterilen örneklerden birini seçiyor, saltanatın sonuna kadar seçtiği tuğrayı kullanıyordu. Padişahlar, tuğranın tesbitinden sonra bunu kıymetli taşlar üzerine kazdırarak mühürler yaptırıyordu. Şehzadeler de, sancak alınca kendi isimlerinin bulunduğu tuğra çekme hakkına sahip oluyordu.

Her dönemde değişim göstermiş midir?

Tuğra asıl gelişimini Osmanlı devletinde göstermiştir. Osmanlı, Selçuklu ve beylikler dönemindeki tuğralardan farklı olarak yeni bir form gelişmiştir. Elimizdeki ilk Osmanlı Tuğrası, Sultan Orhan’ın tuğrasıdır.. Burada basit bir şekilde “Orhan Bin Osman” yazılmıştır. Sultan II. Murad tuğrasında ise “el muzaffer” tamlaması eklenmiş ve biçim buna paralel olarak üç tuğlu yapılmıştır. Daha sonraki tuğralarda. “Rl Muzaffer” daima tamlaması tam olarak kullanmış, “han” ve “şah” kelimeleri de eklenerek tuğra metni son şeklini almış ve saltanatın sonuna kadar metinde başka bir değişiklik olmadan devam ettirilmiştir. Bu arada hat sanatının gelişmesine paralel olarak tuğra da gelişmiştir. Tuğraya istiflerine bakıp, hattın da geliştiğini de görmekteyiz. Son padişahların tuğralarındaki hat örnekleri mükemmeldir.

Hat ile tuğra arasındaki münasebetten bahseder misiniz?

Tuğra hat sanatının uygulamadaki farklı bir koludur. İlk dönem tuğraları basit bir hat ile yazılmış ancak son dönem tuğraları hat sanatının gelişmesine paralel çok usta hattatların elinden çıkmıştır.

Tuğralar nerelerde kullanılıyordu?

Tuğralar önceleri berat, menşur, ferman, hüküm, mülknâme, vakfiye gibi resmî evraklar üzerinde kullanılmıştır. Tuğra sonraları paralarda, defterhane kayıtlarının başında, tapularda, pullarda, bayrak ve sancaklarda hatta resmi dairelerin kapıları üzerlerinde bile kullanılmıştır. Bu form çok sevilmiş hat sanatında tuğra formunda ayet ve hadisler de yazılmıştır.

Tuğralarla ne amaçlanmak istenmiştir?

Tuğra bir doğrulama, yâni tasdik işaretidir. Gelen resmî evrakın kimden geldiğini belirtmek için doğan ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. İlk amaç budur. Sonraları kullanıldığı yerlerde doğrulama işareti olmanın yanı sıra estetik bir kaygı ile kullanılmıştır.

Tuğranın sahtesi yapılıyor muydu? Yapanlar ne gibi cezalar alırdı?

Sahte tuğra çekmenin cezası çok ağırdı… İdamdı… Osmanlı devletinin hâkim olduğu asırlarda sahte tuğra çekene hiç rastlanmamıştır… Bu ceza caydırıcı olmuştur. Hem sahtesini yapabilmek bile büyük bir meziyet isterdi.

Esaslı bir tuğra yapabilmek için icazet almak lâzım mıdır? Yoksa her alâka duyan yapabilir mi?

Hat sanatında ustalaşmış icazet almış sanatçılar elbette tuğra çekebilirler… Eline güvenen sanatçı arkadaşlar tuğra formunda hat örnekleri yazıyorlar. İsterlerse tuğra da çekebilirler. Bunu kısıtlayan bir gelenek yok…

Günümüzde tuğra sanatına itibar nasıl? Batı’da da alâka görüyor mu?

Tuğra sanatı günümüzde ilgi görüyor. Eski tuğraların kopyaları veya yeni tuğra çekimleri çok ilgi görmektedir. Bilhassa hususî çekilen tuğra kişileri çok mutlu etmektedir. Form olarak güzel… Bir de kendi adıyla çekilen tuğra nefsi okşamakta, ilgiyi artırmakta… Pek çok devlet başkanına ve sultana tuğra çektim inanın hepsi çok sevindiler, çok iltifat ettiler. Tuğra güzel bir hatıra Osmanlı’dan… Hediyemize muhatap olan şahsiyetler de bunun farkında…

Günümüzde tuğra kullanılabilir mi?

Devletlerin kendi armaları ve monogramları var… Tuğra bunların yerini alamaz fakat kişiler özel evraklarında tuğra kullanmakta bir beis görmemektedir. Exlibris olarak özel mühürlerde kullanılanları gördüm…

 

 

Aylık Dergisi 194. Sayı, Kasım 2020

Yazar

Bir yanıt yazın