Hazreti Hâkim İbn-i Hazm Radiyallahu Teâlâ Anh

 

Allah Resûlü’nün (sav) “Mekke’de müşrik olarak kalmalarına razı olmadığım ve İslâm’a girmelerini arz ettiğim dört kişi var. Bunlardan biri Hâkim ibn-i Hazm’dır.” buyurduğu, beklenen, arzulanan, daha kervana girmeden sevilen sahabi…

Tarihte, Kâbe-i Muazzama’nın içinde doğan tek kişi olarak yer alan Hâkim ibn-i Hazm, bin Huveylid’dir. Bu doğum, Hazreti Hâkim’in annesinin Kâbe içerisinde gezindiği sırada ansızın gelen sancıyla bulunduğu yerden çıkamaması hasebiyle gerçekleşmiştir. Hâzreti Hâkim aynı zamanda Mü’minlerin annesi Hâzreti Hatîce bint Huveylid’in erkek kardeşinin oğludur.

Hâkim bin Hazm; soylu, zengin ve Mekke’de hatrı sayılır mevkilerde olan bir aile içinde yetişmiştir. O (ra), Müslüman olmadan önce de akıllı, şerefli, feraset sahibi, faziletli ve merhametli birisi olarak tanınmıştır. Cahiliyye devrinde dahi saygınlığı bulunan bu kıymetli sahabi, o dönemlerde başkanlığa getirilmiş ve rifade görevine layık görülmüştür. Rifade, cahiliyye devrinde Kureyş’in verdiği görevlerden birisidir. Bu göreve getirilen kişi, yoksul ve düşkün hacılara yardım etme sorumluluğuna sahiptir. İşte daha hidayete ermeden,  Allah Teâlâ’nın merhamet tecellisinden nasibini ve Allah Resûlû’nün (sav) duasını almış olan Hz. Hâkim, Kâbe’yi ziyarete gelen hacılara malından belli bir pay ayırmıştır. O (ra), Allah Resûlû’nün (sav) peygamberlikle müjdelenmeden evvel Resûlullah ile yakın bir dostluk kurmuştur.

Allah Resûlü’nden beş yaş yaşlı olan Hâkim bin Hazm, O’nunla (sav) sohbet etmekten, vakit geçinmekten ve dostluğundan oldukça memnun olmuş ve gönüller sultanı Efendimiz’den de aynı ilgi ve alâkayı görmüştür. Hazreti Hatîce’nin Efendimizle (sav) izdivacı sonrası akraba olunca, muhabbetleri daha da kuvvetlenmiştir. Allah Resûlü’ne bu kadar ilgi ve muhabbet besleyen Hâkim bin Hazm’ın Müslüman oluşu diğer sahabilere nazaran daha geç gerçekleşmiştir.

Rivayete göre sahabi efendimiz, Allah Resûlü’ne (sav) peygamberlik geldikten 20 küsur yıl sonra, Mekke’nin fethedildiği gün İslâm’la şereflenmiştir. Allah Resûlü ile maddî ve manevî bir münasebeti bulunduğu hâlde Hâkim bin Hazm İslâm’a geç kavuşanlardan olmuş, her şeyin Allah Teâlâ’nın takdirinde olduğunu bir kez daha hatırlamamıza vesile kılınmıştır. Sahabi efendimizin Allah Teâlâ’nın dinine girmede gecikmesine, Allah’ın Resûlü de çok üzülmüştür.

Geç de olsa İslâm’ı kabul eden Hz. Hâkim, Müslüman olduktan sonra bu geç kalmışlığın farkına vararak, uzun zaman göz pınarları kuruyana dek ağlamıştır. Zira O (ra), Bedir ve Uhud savaşlarında Kureyş’e yardım etmiştir. “Ne vakit Müslüman olmaya niyetlensem, hâlâ cahiliyye adetleriyle hareket eden yaşlı ve itibarlı erkeklerden sağ kalanlara bakıp onları örnek alıyor ve onlar gibi hareket ediyordum. Keşke böyle yapmasaydım… Bizi atalarımıza uymak mahvetti.” diyen Hâkim bin Hazm, bir türlü eski gelenekten kopamadığını belirtmiş ve Müslüman olduktan sonra vefatına kadar bu gecikme için gözyaşı dökmüştür. Bu gecikmenin hikmeti elbette yalnızca Allah Teâlâ’ya âşikardır.

Aynı zamanda en başta belirttiğimiz gibi, Hâkim bin Hazm, Resûlullah’ın (sav), İslâm dinine girme hususunda acele etmesini arzu ettiği dört kişiden biri olmuştur. Diğer üçüyse; Attab bin Useyd, Cubeyr bin Mut’im ve Suheyl bin Amr’dır. Allah Teâlâ’nın lütfu ile ismi geçen sahabi efendilerimizin hepsi Müslüman olmuştur. Allah teâlâ onlardan razı olsun.

Mekke’nin fethi sırasında Resûlullah (sav) Hâkim bin Hazm’a lütufta bulunup şöyle seslenilmesini emir buyurmuşlardır: “Kim, tek ve ortağı olmayan Allah’tan başka ilâh olmadığına, M…….’in onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederse, emniyettedir. Kim Kâbe’de oturup silâhını bırakırsa, emniyettedir. Kim kapısını kapar evinde oturursa, emniyettedir. Kim Ebu Sufyan’ın evine girerse, emniyettedir.” Hâkim bin Hazm’ın evi Mekke’nin en aşağısında, Ebu Sufyan’ın evi ise en üstündedir. Bunun üzerine Hâkim ibn Hazm aklı, kalbi ve her zerresiyle iman etmiş, cahiliyye devrinde Resûlullah’a (sav) düşmanlık edenlerin safında sarf ettiği her şeyi misli misline ödemeye söz vermiştir. Verdiği sözleri yerine getiren Hz. Hâkim, sahip olduğu tarihi bir ev olan Dâru’n- Nedve’yi bin dirheme satarak bir nebze de olsa içini rahatlatmıştır.

Cahiliyye devrinde Mekkeli müşrikler, Allah Resûlü’nü (sav) öldürme planlarını ve diğer çoğu toplantılarını bu evde yapmışlardır. O evi cennette bir ev almak için sattığını söyleyen sahabe, karşılığında yalnızca takva ve Allah Teâlâ’nın rızasını, affını talep etmiştir. Müslüman olduktan sonra Hac vazifesini yapmaya giden sahabi efendimiz, yanında yüz deveyi de götürmüş ve Allah Teâlâ’ya yaklaşmak için kesmiştir. Bir başka Hac’da Arafat’ta durup, yanında getirdiği yüz köleyi Allah Teâlâ için azad etmiştir. Üçüncü haccında bin tane koyunu Mina’da kesip yoksullara dağıtmıştır. Allah Teâlâ yolunda vermekten hiç çekinmeyen sahabi efendimiz, Huneyn gazasından sonra Resûlullah’tan (sav) ganîmet istemiş ve Allah Resûlü’de (sav) de vermiştir. Hz. Hâkim birkaç kez daha istemiş, Allah Resûlü (sav) yine vermiştir. Nihayet aldığı develerin sayısı yüze ulaşınca, daha yeni Müslüman olduğu o zamanlarda, Resûlullah (sav) ona şöyle söylemiştir: “Hâkim! Bu dünya malı tatlıdır, yeşildir (yani nefse hoş gelir). Kim tokgözlülükle alırsa, o kimsenin malına bereket verilir, kim açgözlülükle alırsa, o kimsenin malına bereket verilmez. Yüksekteki el, aşağıdaki elden  daha hayırlıdır. (Veren el, alan elden hayırlıdır).” Hz. Hâkim bunu duyunca: “Ya Resûlullah! Yemin olsun bundan sonra kimseden hiçbir şey istemeyeceğim.” demiş ve vefat edene kadar da sözünde durmuştur.

Hazreti Ebubekir (ra) efendimizin halifelik döneminde Beytu’l-mal’den verilen maaşını alması için çağırılan Hâkim bin Hazm (ra) maaşı kabul etmemiştir. Aynı hadise Hazreti Ömer (ra) efendimiz döneminde de yaşanınca, Ömer’ül Farûk (ra) halkın içinde ayağa kalkıp: “Sizler şahit olun ey Müslümanlar! Ben Hâkim’i maaşını almaya çağırıyorum; ama o almamakta ısrar ediyor.” demiştir. Böylece Hazreti Hâkim bin Hazm ölünceye kadar kimseden bir şey almamıştır. Allah O’ndan razı olsun.

Yazar: Hatice Meryem Gezmen

Aylık Dergisi 181. Sayı, Ekim 2019

Yazar

Bir yanıt yazın