Buhari-i Şerif Hatmi Meclisleri Canlanıyor
- yüzyılın ilk yıllarına kadar devam eden, modernleşme ile birlikte unutulmaya yüz tutan geleneklerimizden biri olan Sahîh-i Buhârî hatmi, son yıllarda coğrafyamızda yetişmiş hadis âlimlerinin çabalarıyla yeniden ilgi görmeye başladı.
Umumiyetle Kur’an-ı Kerim’i ezberleyip okuma kurumu olarak bilinen Hafızlık kurumu, sahih hadisler için de geçerlidir. 200 bin hadis-i şerifi ezbere bilene “şeyh’ul-hadis”, 300 bin hadisi bilene “hüccet’ül-İslâm”, bundan daha fazla sayıda hadis-i şerifi, ravi ve senetleri ile birlikte ezberleyene “hadis imamı” ve “hadis müçtehidi” denir.
Osmanlı döneminde camiler, kütüphaneler, karargâhlar, türbeler, resmî kurumlar ve Daru’l-Hadis’lerin açılışlarında uygulanan Buhari-i Şerif hatmi, günümüzde Hindistan’da ara verilmeksizin devam etmektedir. Türkiye’de her cuma öncesi İFAM/Samsun camiinde, hafızların Kur’an hatmi yanında, özel talebeler tarafından cüz cüz hatmediliyor.
Cumhuriyet döneminde dedesi ve babası Kur’an okuduğu için hapsedilen hadis alimlerimizden M. Emin Sarac, yakın tarihimizde yapılan hadis hatimleri hakkında şu bilgileri paylaşıyor;
“Ben geldiğim zaman Fatih Camii’nin bir köşesinde Buhari-i Şerif okunurdu. Öbür tarafta muhaddis İbrahim Efendi Müslim-i Şerif okuturdu. İki hadis kitabının aynı anda okutulduğuna şahidim. Kadî Beyzavî Tefsiri, İhya-yı Ulumuddin okunurdu. Hidaye, Risale-i Kuşeyri okunurdu. Hep bunların cemaati var. Bunlar okunuyor, o cemaat de yükseliyor. Şimdi neyimiz kaldı?”
- Abdülhamid Han’ın hassasiyetle üzerinde durduğu Buhari-i Şerif hatmi, ilk meclis açılışında da uygulanmıştır.
Mihrimah Sultan Camii’nde Buhari Hatmi Yapıldı
Geçtiğimiz ay Mihrimah Sultan Camii’nde gerçekleşen Sahih-i Buhari hatmi, II. Abdülhamid Han döneminde hadis alimi Yununî tarafından hazırlanan tıpkı basım “Sultan Baskısı” üzerinden yapıldı. Suriyeli âlim ve mutasavvıf Şeyh Muhammed Ebu’l Huda el-Yakubi tarafından gerçekleştirilen programa elliden fazla ülkeden iki bini aşkın kişi katıldı.
El-Yakubi’nin okuduğu Sahih-i Buhari hatim merasimi sonunda, hatim yapan yaklaşık 500 öğrenciye icazet sertifikaları takdim edildi. El-Yakubi, burada yaptığı konuşmada, Allah Resulü’nün hal, davranış ve sözlerinin anlam ve önemini belirterek, zaman içerisinde peygamberi örnek almanın ve hatırlamanın önemini vurguladı.
El Yakubi Kimdir?
Şeyh Muhammed Ebu’l Huda el-Yakubi, hakkında yaptığı açıklamalarda kendisini de tanıttı. Babasının 1986’da vefatından sonra Şam’daki meşhur Osmanlı eserlerinden biri olan, babasının da öğretmenlik yaptığı Derviş Paşa Camisi’nde ders verdiğini, 1997’den bu yana önce ABD sonra İngiltere’de olmak üzere Batı ülkelerinde İslâmî ilimleri öğretmeye başladığını belirtti. “1991-1996 arası İsveç’te davet ve İslâm ilimlerinin yayılması faaliyetleri yürüttüm. Ayrıca İslâmî ilimlerin öğrenilmesine ihtiyaç duyulan Güney Afrika, Uzakdoğu ve Avrupa’daki bazı ülkelerde de bulundum.” diyen Yakubi, hadis derslerinin, hadislerin âlimler tarafından rivayet edilerek öğrenilmesi geleneğini temsil ettiğine dikkat çekerek şöyle konuştu;
“Şer’î ilimlerin öğrenilmesinin kuralları ve adâbı vardır. Bu ilimlerin en önemlileri arasında birinci sırada Kur’an-ı Kerim, ikinci sırada ise Hadis-i Şerif yer alır ve bunların ikisinin de muhakkak âlimlerin önünde telâkki edilerek, dinleyerek ve okuyarak alınması gerekir.”
“Bu dersler uluslararası bir konferanstır. Basit ilanlarla duyuru yaptık; ama insanların ilim aşkı onları bu programa katılmaya yönlendirdi. Bu kursa katılmak için Singapur, Nepal, Pakistan, Amerika, Kanada, Güney Afrika, Avrupa ve bazı Arap ülkeleri olmak üzere toplam elliden fazla ülkeden iki binden fazla öğrenci, âlim, imam, hatip ve öğretmen geldi. Bunların üçte biri kadınlardan oluşuyor. Şüphesiz bunlar Kur’an’a ve sünnete dayanan mutedil din olan İslâm anlayışı ile ülkelerine döndüklerinde büyük etkileri olacaktır.”
“Sultan II. Abdülhamid’in emriyle…”
“İslam’a yaptığı hizmetler çağdaş Türk devletinin sınırlarını aştı. Allah, Sultan 2. Abdülhamid’e rahmet eylesin. Büyük bir adamdı. İslâm’a büyük hizmetleri oldu. Osmanlı Devleti’nin zor günler geçirdiği ve büyük sorunlarla boğuştuğu bir dönemde gelmesine rağmen devletin yapısını 30 yıldan fazla bir süre muhafaza etmeyi başardı. O güne kadar Sahih-i Buhari’nin sahih ve düzgün bir baskısı yoktu. 2. Abdülhamid bu problemi görerek çözüm için talimat verdi ve büyük alimleri görevlendirdi.
“Amerika’da çok kişi İslâm’ı seçti”
Arapça, İngilizce ve İsveççeyi akıcı bir şekilde konuşan, Fransızca ve Almanca da bilen Yakubi, âlim ve davetçilerden yeni bir nesil oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, Amerika’da şahit olduğu bir hadiseyi şöyle anlattı:
“Her hutbeden sonra mutlaka İslâm’a giren bir ya da daha fazla kişi olur. Kaliforniya’daki Cuma konuşmalarından birinde Amerikalı bir kadın benimle konuşmak istedi. Hristiyanlık hakkında konuştuk ve kadının Hristiyanlığın doğru din olmadığı konusunda şüphesi yoktu. Eşitlik, Allah, kalbin hâlleri vesaire konularda da sohbet ettik ve 15 dakikalık bir konuşmadan sonra Müslüman olmaya karar verdi. Bu bir örnek. Böyle çok fazla örnek var. Amerika’da çok kişi İslâm’ı seçti.”
Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay:
“Buhar-i Şerif meclisi, bu defa açıklamalı olarak devam edecek”
- Emin Sarac’ın öğrencilerinden, Mahmudiye Vakfı’nın organizasyonuyla düzenlenen Buhari Hatmi hakkında görüş belirten Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay ise, yaklaşık yüz yıldır aranan ve özlenen Hadis-i Şerif meclislerinden birinin gerçekleştirildiğine dikkat çekerek, şunları ifade etti:
“Böyle bir Sahih-i Buhari Hadis-i Şerif meclisinde binlerce kişi Hadis-i Şerif dinliyor ve yüz yıllar boyu bu sema meclisleri devam ediyor. Rivayet meclisleri gibi, dirayet meclisleri de oluyor. Kur’an-ı Kerim’den, Hadis-i Şeriflere kadar meydan okunduğu bir zamanda, Hadis-i Şeriflerde özellikle İmam-ı Buhari’ye hücûm edildiği bir zamanda İmam-ı Buhari Rahmetullahi aleyhin tekrar tekrar isminin anılması bir şereftir, berekettir ve lütuftur. Allah hepsinden ve üstadlarımızdan razı olsun. Akşam ve yatsı arasında Hadis-i Şerif okuyoruz. Bir ay sonra bu camiide, Buhar-i Şerif meclisi, bu defa açıklamalı olarak devam edecek.”
Mahmudiye Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Gülsüm Sezen:
“Çok Büyük Bir Hayra Vesile Olduğumuza İnanıyoruz”
Buhari Hatm-i Şerif’inin organizasyonunu üstlenen Mahmudiye Vakfı’nın kurucu mütevelli heyeti üyesi, ilahiyatçı-vaiz Gülsüm Sezen, vakıf ve hizmetleri ile ilgili AYLIK’a açıklamalarda bulundu.
“Buhari Hatmi programını da vakfımız üstlenmekle çok büyük bir adım atmıştır. Dünyanın en büyük hadis âlimlerinden birisi olan Şeyh Muhammed Ebu’l-Hüda el Yakubî’yi Türkiye’ye davet ettik. Onun daha önceki Buhari Hatmi programlarını ve ilmî çalışmalarını takip ettik. Onun yaptığı çalışmayı Türkiye’de de yapmasını arzu ettik. Kendisiyle irtibata geçtik ve çok büyük bir hayra vesile olduğumuza inanıyoruz.” şeklinde konuşan Sezen, Mahmudiye Vakfı ve faaliyetleri hakkında ise şu bilgileri paylaştı:
“Vakfımız üç yıl önce kuruldu. Ankara’da üniversitede okuyan kız öğrencilerin hem okula hem de İslâmî ilimleri tahsiline devam edebileceği bir merkeze ihtiyaç vardı. Genel olarak düzenli şekilde İslâmî ilimler tahsil edebilecekleri bir merkez yok. Olanlar da hem erkek hem kız öğrencilere hizmet ediyor. Ayrıca devam mecburiyeti yok. Düzenli program hâlinde değiller. Biz de vakıf olarak bu ihtiyacı gördüğümüz için bu adımı attık. Lise öğrencileri, örgün öğretimde okumayan öğrenciler için kurulmuş merkezler var. Bu eksiği gördüğümüz için harekete geçtik. Mahmudiye Vakfı ilme hizmet etmek için kuruldu. Vakfımız bir aile vakfıdır. Eşim ve çocuklarım birlikte bu vakfı kurduk. Adını da aile büyüklerimizden almaktadır.”
Suffe Eğitimi
Vakıf bünyesinde tam donanımlı Arapça bilen talebeler yetiştirildiğini belirten Sezen şöyle devam etti;
“Şunu da belirteyim; vakfımızın ismi bazı cemaatlerle karıştırılabiliyor. İslâmî ilimler merkezimizin adını ise Suffe koyduk. Bu merkezimiz dört yıllık bir eğitim süreci sunuyor. İlk iki yıl öğrenciler Arapça’yı mükemmel bir şekilde konuşabilecek; hatta Arapça konferans verebilecek, makaleler yazabilecek bir düzeyde öğrenirler. 3. yıl ise İngilizce eğitimi verilir. Bütün bunların yanı sıra Kur’an-ı Kerim, Hadis, Fıkıh derslerini ciddi düzeyde Arapça eserlerimizden öğrenirler. Dört yılı tamamlayan öğrencilerimiz ise “ihtisas programı”na kalırlar. Bu programda her öğrenci, kendi seçtiği sahada ilmî çalışmalarını sürdürür. Öğrencilerimizi ilmî çalışmalar yapmaya, araştırmaya, makaleler yazmaya teşvik ederiz. Onların yazdıkları makaleleri yayınlarız. Vakfımız İslâmî İlimler Merkezi dışında ihtiyaca binaen bazı kültürel ve sosyal faaliyetler de düzenliyor. Seminerler, konferanslar, Arapça kampları… İlk yıl Türkiye’de, ikinci yıl yurt dışında öğrencilerimize Arapça kamp hizmeti, kurs imkânı sunuyoruz. İkinci yılını başarıyla tamamlayan öğrencilerimizi iki aylığına Arapça pratiğini geliştirmek için yurt dışından seçtiğimiz bir Arap ülkesine gönderiyoruz. Daha önce bir yıl Fas’a, bir yıl da Tunus’a göndermiştik. Bunun dışında iftarlar, davetler, piknikler, sosyal yardım ve dayanışma faaliyetleri düzenliyoruz. Bu faaliyetler ise, öğrencilerimizin talepleri ve kampanyaları doğrultusunda gerçekleşiyor. Türkiye’de göçmen hayatı yaşayan kardeşlerimize yardım sağlamak da bunlar arasında sayılabilir.”
Aylık Dergisi 181. Sayı, Ekim 2019