Elbette Dostoyevski gibi büyük bir romancıyı ve eserini basit cümlelerle geçiştirerek kaleme almak, onun sanatını, romancılığını küçümsemek ve yanlış eleştiriye bir örnek olur.
Bu yazıda, Cinler romanına dâir bazı fikirlerimizi kısa kısa notlar hâlinde paylaşarak okuyucuya romanı tanıtmaya çalışacağız.
Bu roman Dostoyevski’nin Budala(1868) ve Ebedî Koca (1870) romanlarının ardından 1872’de kaleme alınmıştır. Bu roman, bizce, Dostoyevski külliyatı içindeki nadir eserlerdendir.
Çarlık Rusya’sının yıkılmaya yüz tuttuğunu ve bunun yanında kilisenin insanlara yol gösteremediğini çok önceden gören Dostoyevski, bu romanında hâdise örgüsünü “yarı liberal” ve “yarı anarşist” lerin Nihilizm rüzgârı altındaki faaliyetlerinden alıyor.
Moskova’daki İvanov isimli bir öğrenci davaya ihanet ettiği gerekçesi ile dört arkadaşı tarafından öldürülmüştü o sıralar. Dostoyevski, gazetelerden okuduğu ve karısının bir yakınının anlattığı bu hâdiseden yola çıkarak romanını örgüleştirir.
Dostoyevski, Pyotr Stepanoviç Verhovenski isimli karakterini, işte bu cinayete elebaşılık eden Naçayev’den alır; şeytanî bir zekâya sahip Naçeyev ve arkadaşlarının yapıp-ettiklerini bir sırrı arar gibi okuyor insan.
Bir siyasî toplantının ilginç diyalogları ve komik manzarasından tutalım Rusya’nın o günkü politik havasına kadar bütün mevzuları bir il ve ildeki karakterlere dağıtan Dostoyevski, sosyolog ve tarihçilere o günkü Rus toplumunun bir analizini de sunuyor
Cinler romanı, Dostoyevski’nin roman karakterleri arasındaki en ilginç karakterlerin varolduğu, karakterlerin şahsiyetleri üzerinde ehemmiyetle durduğu, dış görünüşleri ile beraber ruhî açıdan derinlikli bir şekilde ele aldığı bir romandır.
Roman karakterleri, bir serseriden meyhanedeki bir ayyaşa, ünlü bir yazardan bir anarşiste, yokluk fikrinin kıyısındaki bir mustaribten hergün kızkardeşini döven bir adama kadar Rusya’nın o günkü toplum yapısı içinde görebileceğiniz karakterlerdir; öyle kuvvetli çizilmişlerdir ki, sanırsınız bunlar gerçek, insanlar hayâl ürünü.
(Karmazinov) karakteri ile ele aldığı Turgenyev’den başlayarak Batı ve hiççiliğe savaş bayrağı açan Dostoyevski, hiçlik ve inançsızlık rüzgarları altında Allah’ı arıyor; Cinler, kategorisi içinde nadir sayılabilecek siyâsi romanlardan birisidir bizce…