Selâm ile…
Gücün üstünlüğüne dayanan ve dokunulmazlık sağlayan bir iktidardan alınan zevkle tüm dünyayı kontrol altında tutmak adına yapılanların, hayatları düzensizleştirmesi ve tüm insanlığı uçurumun kenarına getirmesi kaçınılmazdı ve öyle de oldu. Bugün tüm bu menfi yatırımların karşılığı alınıyor ve türlü felâketlere muhatap kalıyor insanlık.
Doğu’nun, Asya ve Afrika’nın felâketi, Batı gücünün temelini oluştururken, ABD’nin dünya düzeninin hâkimi pozisyonda olduğu süreçte Amerikan ulus-devletinin kilit taşı olan Pentagon da bu gücün ana müessesesi hâline geldi. Çin’i yükseltmek suretiyle kapitalizmi genişletmek ve yeni müesseseler ihdas ederek yeniden yükseltip, yaşatmak isteyen küreselcilere karşı, Batılı olmadığı için Çin’i kabul etmeyen ve Amerika’yı merkezde tutanların insanlığı yıkıma sürükleyen mücadelesinin içerisindeyiz.
Hatırlanacağı üzere, Amerikan seçimleri sırasında Joe Biden küreselcilerin adayı olarak öne çıkıyordu. Gelinen noktada ise Amerikan ulus-devleti yanlısı güçlerin desteklediği Trump’ın politikalarını devam ettirdiğini görüyor olmamız, Pentagon’un mücadeledeki pozisyonunu gösterir nitelikte. Askerî gücün sahibi Pentagon, Batı’da Ortaçağ’da Kilise’nin tekelinde olan, daha sonra tüm dünyada akademinin tekeline geçen bilgiyi, post-modern süreçte tekeline almaya başlayan ve Çin’in tepede olduğu bir düzen için çalıştıkları düşünülen dijital teknolojinin sahiplerini de iddia edilenin aksine yanına almış görünüyor. Bu çerçevede insanlığı topyekûn ele geçirmeye dönük bir senaryo sahneleniyor.
Çin’in şeklen Batılı olmasa da, ruhen Batılılaştığını, aynı maksadı onların da güttüğünü bir not olarak eklediğimiz takdirde bu mücadelenin iki tarafının da birbirinin kopyası olduğu ve kazanan kim olursa olsun Müslümanların ve insanlığın hayrına hareket etmeyeceği de bir kez daha aşikâr olacaktır.
Elini attığı her şeyden maddî menfaat devşirme hırsı, insanlığı topyekûn ele geçirme arzusu ve bundan doğan savaşın tabiî neticesi olarak ise ekonomik ve ekolojik felâket kapımızda bekliyor. Fakat bir yandan hâkim güçlerin yaşadığı kuvvet kaybı diğer yandan ise daha önce tertiplenen projelere nazaran insanın insanî hasletlerinden arındırılması plânına mukavemetin daha fazla olacağı gerçeği ve şer projelere karşı insanın insanca yaşayacağı düzenin tüm hatlarını ortaya koyan Büyük Doğu-İBDA’nın varlığı, insanı ele geçirmeye çalışanların başarısız olacağı gerçeğini bize ihtar ediyor.
Kapağımızda bu meseleyi işledik ve “Pentagon ve Yeni Müttefiklerinin Asıl Hedefi ‘İnsan’ı Ele Geçirmek” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Dünya Hiç Olmadığı Kadar Küresel Çöküş Tehdidi Altında” başlıklı yazısında işleyen Mevlüt Koç, tarihin en büyük ekonomik ve ekolojik krizine işaret ediyor, tüm dünyanın bir çıkmazda olduğuna vurgu yapıyor.
Osman Temiz, “Gençlik Nereye Gidiyor?” başlıklı yazısında günümüzdeki gençlerin ahvalini ele alıyor.
Geçtiğimiz ayın en önemli gündem maddesi Afganistan’dı. Okuyucularımız için “Afganistan’da Neler Oldu?” başlığıyla ülkede yaşananları sizler için derledik. ABD’nin hazirandan bu yana Afganistan’daki düşüşünü ve Taliban’ın vilayetlere hâkim olup, Kabil’i ele geçirmesini ve bugüne kadarki süreci ele aldık.
Oğuz Can Şahin, “Taliban, Hezimete Uğrattığı ABD’yi Utandırmaya Devam Ediyor” başlıklı haber-yorumuyla Taliban’ın ABD’yi perişan etmesinden bugüne olan süreci izliyor ve Taliban’ın ABD ve NATO’dan el koyduğu silahlarla poz verişine dikkat çekiyor.
Ömer Emre Akcebe’nin Baran Dergisi’nde yayımlanan “Zafer Ayı, Savaş İradesi ve Kendi Başına Düşünmeye Kalkan Sefil” başlıklı yazısını önemine binaen iktibas ettik.
Melikşah Sezen, “Şeriat İstemezük, Biz Amerikalıyız!” başlıklı yazısında ABD’nin yenileceğine hiçbir şekilde inanmayan konformist kafaları, kalplerine yerleşmiş olan Amerikalılık yahut laiklik dolayısıyla Müslümanların zaferini ve şeriatın varlığını kabul etmeyen tipleri anlatıyor.
Emekli Albay Rich Outzen’in Gül Savaş tarafından tercüme edilen “Afganistan’ı İstikrara Kavuşturmak İçin Türkiye’nin Siyasi-Askeri Stratejisi” başlıklı yazısını Türkiye’nin Afganistan politikasını hadiseler çerçevesinde derlemek bakımından yayımlıyoruz.
Prof. Dr. Sami Şener ile “Modernizm Batı’nın Kurguladığı Defolu Bir Sistemdir” başlıklı bir röportaj yaptık. Alakayla okuyacağınızı düşünüyoruz.
Zeynel Abidin Danalıoğlu, “Ahmakıslatan” başlıklı hikâyesiyle dergimizde…
Abdülkerim Kiracı, “Rağıb el-İsfahânî’nin Ahlak Düşüncesi”nin ikinci bölümünü hazırladı.
Hanife Kındır, “Mesnevî’den Hikâyeler” başlıklı yazısında deve ile farenin Mesnevî’de geçen hikâyesini yorumluyor.
M. Taha İnci, İslâm mimarisinde geometrik sembollerin kullanımını işliyor.
Bu ay muhtevamız böyle… Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle. Allah’a emanet olunuz.