Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin normal takvimde 2023 yılında yapılacak olmasına rağmen erken seçim ihtimali sürekli gündemde tutuluyor. Bu çerçevede adaylık için birtakım isimler telaffuz ediliyor. Cumhurbaşkanlığı adayları için şimdilik adı geçen şahıslar: Tabiî ki başta Recep Tayyip Erdoğan… Abdullah Gül, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş….
Politika dünyası çok acayip… “Kader” denen deryâda, talihin kimlere yelken açtığı veya açacağı meçhul… Hayat “olur”lar ile “olmaz”ların kaynaştığı bir zaman-mekân süreci…
Bu isimlerin etrafındakiler her gece ne rüyalar görüyor, hangi politik cambazlıklarla boğuşuyorlardır. Dedim ya, politika acayip bir şey… Tarih de öyle değil mi?.. Merhum Muhsin Başkan Yazıcıoğlu o kadar uğraştı… Cem Uzan beyaz gömlekle on beş cümle söyledi, kısa bir sürede yüzde yedi oy aldı… Başarılı yahut başarısız… İzafi bir şey… Servet Avcı en çok rüya görenlerden olsa gerek… Şimdilik Mansur Yavaş’ın yanında… Onunla iyi olur, Mansur da başkan olursa daha büyük görevlere gelebilir… Servet Avcı, Abdullah Gül ile alâkalı bir yazı yazmış. Rakibi yıpratıyor… Ben olsam hiç dokunmaz, o kadar belli etmezdim… Ben olsam…
Abdullah Gül’ün Güroymak denilen muhite “Norşin” demesi, Avcı’nın ağrına gitmiş. Buraya zaten Osmanlı zamanında “Norşin” deniliyordu. Fakat Avcı “Norşin” ismini kullanan Abdullah Gül’ü Kürtçü olarak gösteriyor… Cumhuriyet değerlerine karşı gelmekle suçluyor bir bakıma… Fakat Avcı’nın gözünden kaçırdığı kendi partisinin HDP ile seçim ittifakı yapmış olması. Ankara-İstanbul belediyelerine bir uzansak, bir araştırsak, PKK’lı elemanlara seçim işbirliği sonucunda hangi yerler verilmiştir acaba?
Bunu özellikle Ülkücü kardeşlerime söylüyorum: Ben Yozgatlıyım. Benim yöremin ismi Bozok imiş. Cumhuriyet onbinlerce yerin adını silmiş. Bir bakıma yörelerin ismini değiştirmek suretiyle, insanımızın hafızalarını silmiş.
Ankara’daki Etimesgut’un gerçek adı Ahimesut. Muhsin Yazıcıoğlu gibi dürüst bir insanı arkasından vuran, nerede menfaat ve ikbal varsa oraya doğru yol alma ileri görüşlülüğünü gösteren, HDP ile ittifak yapmaktan gocunmayan büyük ülkücü Servet Avcı’nın ağırına gider mi Hititlere izafe edilen Etimesgut ismi yerine Selçuklunun değeri Ahimesut adını kullansam?
***
Kadir Mısırlıoğlu vefat etti… Üstad Necip Fazil gibi, Salih Mirzabeyoglu gibi, Abdülhakim Arvasî Hazretleri gibi bu küfür rejiminin kurucusuna lanet ederek ve kurucusunun iç yüzünü ortaya sererek vefat etti… Kadir Mısırlıoğlu Ehli Sünnet bağlısıdır ve birçok şeyde Anadolu düşmanlarını bilerek ve işaret ederek uyandırmıştır… Sağlam bir Ehli Sünnet bilgisine de maliktir… Fettoş köpeğinin ne mal olduğunu da önceden sezenlerdendir… Senelerce Üstad Necip Fazıl’ın yanında bulunması bu ferasetinin sebeplerindendir muhakkak.
Kadir Mısıroğlu hayatı boyunca Kemalistleri kudurtmuş ve vefat etmiştir… Giderken küfrün buğzuna hedef olarak ahirete irtihal etmiştir… Bazı âlim bozuntuları medyatik maymun oluyor. TV programlarında boy gösteriyorlar… Korkudan mı, yoksa şuursuzluktan mı? Başka programlara da çağrılma iştiyakından mı?.. Bilinmez. Hemen “küfür rejiminin kurucusuna” methiye düzüyorlar… Yediği herzelerin boyu dağları aşan Cübbeli buna misaldir… Kadir Mısırlıoğlu bu gibi şeylere tenezzül etmemiştir.
Ehli Sünnet çizgisinde ölenlerimizi hayırla yâd ederiz… Onların dünya hayatında yaptıkları menfî şeyleri asla gündeme getirmeyiz… Bu tutum imanî bir duruştur.
Kadir Mısırlıoğlu, Üstad Necip Fazıl’a dair menfi bir eser de yazmıştır. Bir nevi beslendiği pınara yüz çevirmiştir. Bu hususta nedamet gösterdiği de iddia ediliyor fakat açıktan yapılan özrü de açık olur. Açıktan bir pişmanlık ve özre rastlamadığımız için bu hususta bir şey söyleyemiyoruz. Kendisinin nefsine aldanarak Üstad Necip Fazıl hakkında iftira boyutuna varan tenkidlerini ihtiva eden kitabı hakkında gereken cevaplar tarafımızca verilmiştir. Olan oldu. Gönüldaşlar… Kanaatim şudur ki; bundan sonra bize düşen Kadir Mısırlıoğlu’nun, bu kitabını gündeme getirmemek olmalı. Hesabı öte tarafta görülecektir artık. Bu kitap üzerine konuşmamalıyız. Bu bize bir şey kazandırmaz. İlle de konuşulacaksa, bunu vefat etmiş insanların ruhlarına acı vermeden yapmalıyız. Sosyal medyadan yapmamalıyız: “Bak İslâmcılar birbirine düştü!” dedirtmemeliyiz. Biz ahirete irtihal etmiş Müslümanları hayırla yâd eder, her daim istikbali koklarız.
***
Ahmet Arvasî ve Necip Fazil büyüklerimizin kitaplarını açıp “ahlâk” başlığı altında ne görürsünüz?.. Satır satır hangi cümleleri hecelersiniz… Ahlâk davamızın biricik kaynağı Peygamberler Peygamberi hem bu dünyayı, hem de ahireti kuşatıcıdır yazar… Bu iki şahsiyetin eserlerini okuyan, şehidlik şuuruyla hareket eder. İslâm ahlâkından nasiplenir… İtikadî ölçülerden haberdar olduğu gibi amelî ölçülerden de haberdar olur. İslâm’a göre içki içmek büyük günahtır ve kötülüklerin anasıdır. Yine İslâm’a göre zina büyük günahtır; bunu yapan evli olursa öldürülmeye, bekarsa dövülmeye hazır olmalıdır.
Nihal Atsız’ın Türklük anlayışında, “Türk olsun da, inancı ehemmiyetli değil.” fikri yatar. Atsız’ın, “Ruh Adam” isimli romanında, kahraman daima içki içer, karısı haricinde başka kadınlara aşık olur. Karısından doğma çocuğuyla hiçbir diyaloğu yoktur. İlginçtir.
Atsız’da İslâm ahlâkı yoktur. “Eski Türk ahlâkı” diye birtakım şeyleri gündeme alır… Mesela “Türk Ülküsü” kitabının kırk sekizinci sayfasında Türklerin eski çağlardan beri kımız ve şarap içtiği, sarhoş olduğu yazar. Şimdi niye “Ruh Adam” isimli romanında kahramanın sürekli içtiği anlaşıldı… “Türklük bunu gerektirir!”
Yine Atsız’ın Türk ahlâkından esintiler… Genç bir erkek evlenmek istediği kızın çadırına üç gece gizlice girer, kızla birlikte yatar… Kızın babası ve anası bunu sezse bile ses çıkarmaz. Üç gecede erkek kendisiyle evlenmesi için kızı razı edebilirse, dördüncü gün talip olduğu kızın babasına giderek evlenmek istediğini söyler. Fakat bu üç gecede en ufak bir uygunsuzluk olmaz. Erkek ve kız birbirlerine karşı hiçbir kötü düşünce beslemez.
Nihal Atsız burada bir uygunsuzluk görmüyor… Evet benim nutkum tutuldu… Ya sizin?
Yazar: Bahattin Yeşiloğlu
Aylık Dergisi 193. Sayı, Ekim 2020