|
||
![]() |
Borcun Suni Zevki | |
Ömer Emre Akcebe | ||
Amerika Birleşik Devletleri, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ayaktayken, oradan gelecek bir komünizm tehlikesini kullanarak ülkeleri kontrol altında tutmaktaydı. Hükümetler Rusya'dan gelebilecek Allahsız bir komünizm tehlikesine işaret ederek, ABD'nin kontrolünü vatandaşlarına meşru gösterebiliyorlardı. SSCB yıkıldıktan sonra dünyayı kontrol altında tutabilmek için yeni yöntemler arayışına girdi ABD. Bu, ülkeleri kontrol altına alabilmek için planlanan projenin adı "Yeni Dünya Düzeni" olarak belirlendi. Bu proje, tek mesele ve bu meselenin icra edileceği üç plan şeklinde kurgulandı. Planın üç sacayağı ise: Devletler Planında Kontrol, Toplumlar Planında Kontrol, Ferdî Planda Kontrol olarak nitelendi. Bu üç saha kendi içlerinde onlarca farklı mecrada çalışmakta ve bir bütün olarak ele alındığında ancak mesele idrak edilebilmektedir. Biz, son sayımızda bu planın, Toplumlar Planında Kontrol ayağının kullandığı önemli başlıklardan biri olan Ekonomi başlığı vesilesiyle, Türkiye'de 2000'li yıllardan sonra yapılan aşikar olduğu kadar gizli kalmış bir operasyonu ifşa etmeye çalışacağız. Dediğimiz gibi bu başlıklar tek başına esasında keyfiyetsiz kalıyor. Her halükarda meselenin tamamının idrak edilmesi gerekmekte… Ancak mecramız ve konumuzun genişliği sebebiyle derinleşemesek de en azından sizler de meseleye dair bir intiba bırakmak için gayret sarf edeceğiz. 2000'li yıllardan sonra özellikle mevcud iktidar döneminde gerçekleşenlerden bahsedelim. Eskiden insanlar fakir ve açtılar, hatırlarsınız. Halbuki şimdi aç insan sayısı oldukça azaldı ve herkes ev, araba sahibi oldu; banka kredileri vesilesiyle. 20 sene önce sahibi dahi olunamayan ev eşyaları 4-5 senede bir değişir oldu; kredi kartı kampanyaları vesilesiyle. Herkes AVM'lerden alışverişler yapmaya başladı, lüks markaların kıyafetleri, abuk sabuk gıdalar ve yapılan gerekli gereksiz harcamalar; kredi kartları vesilesiyle. Herkes bir şeylerin sahibi olmuş fena mı? Tabiî ki fenâ. Sahip olunan falan bir şey yok. Şimdi herkes sahibi olduğunu sandığı değerlerin ederini hesab etse ve borçlarına saysa muhakkak bu durumdaki bir çok fert ve aile borçlu çıkacak. Madem bunca borçlu kimse var, “neden infial olmuyor,” sorusu aklınıza gelmiştir. Hemen cevaplayalım. Çünkü borcu kapatmak için sürekli yeni krediler verilmektedir. Sahip olunduğu sanılan, gerekli gereksiz bunca mal varlığının, ıvırın ve zıvırın insanlar üzerinde doğurduğu sunî bir huzur oluşuyor ve kimse kapısına icra dayanıncaya kadar işin ciddiyetini idrak edemiyor, sunî refah sürüyor. Herkes, farkında olmadan bu borçları ödemek için daimi olarak huzursuzluğa koşuyor esasında. Ev aldı 60 ay vade. Her 5 senede yeni araba, her seferinde yeni bir 60 ay vade. Her ay gelen kredi kartı ekstreleri. Bunların mânâsı şudur; kredi borçların bitene kadar işinden çıkamazsın, sana dayatılan hayata itiraz edemezsin. Artık sen borcunun kölesi olmuşsundur. Sahip olduğunu sandığın şeylerin sunî refahını sürerken içine düştüğün kumpası çoğu kere fark etmezsin dahî. “Bunca malı insan neden alıyor acaba?” sorusu aklınıza geldiyse ona da açıklık getirmeye çalışayım. Yazının girişinde belirttiğimiz üzere bu plan çok vecheli ve tek meseleli bir plan. Örnek vermek gerekirse medyanın algılarımızı biçimlendirme tesiri; diziler, filmler ve magazin programları vesilesiyle bize adeta tanıtımını yaptığı hayatın şartlarını kendi hayatımızda arayışımız ve bu arayışın neticesi budur. İyi ve doğru algılarının bozulmasına müteakip bozulan “güzel” anlayışının hayatımıza olan tesirleri bu şekildedir. Bugün sıkça sorulan,” yahu eskiden solcular vardı, ülkücüler vardı, kemalistler vardı, Şeriatçılar vardı, nerede bu insanlar?” sorusuna bu vecheden bakacak olursak, “hepsi aynı borç kuyusunun içerisinde,” yanıtını verebiliriz. Ak Parti Hükümeti bu planı kendi ülkesi içinde son derece başarıyla 9 senedir icra etmektedir. Dinimizin gereklerinden biri de daimi olarak kendi muhasebemizle meşgul olmaktır. Ben ukalalık edip, “sevabınızı günahınızı tartınız,” demeyeceğim ancak şunu diyeceğim ki sahip olduğunuzu sandıklarınızın bedelini bir yana, borçlarınızı diğer tarafa yazınız ve bakınız; borçlu musunuz, mal sahibi mi? Herkesin içine düştüğü bu kuyuyu idraki son derece önemlidir. Bugün borçları bir halledeyim de gerekeni yapacağım yanılgısına düşmemeliyiz. Bu sistem içinde borcu ödemenin yolu, yeniden borçlanmak olduğundan, sonsuz bir devir daim içerisinde kalacağımızı idrak etmemiz şarttır. Aç insan sayısı belki daha az ama fakirlikte bilançoya bakacak olursak daha fakir olduğumuz aşikar…
Aylık Dergisi 80. Sayı |
||
Etiketler: Borcun, Suni, Zevki, |
|